“Organik gıda üretiminde Türkiye için büyük fırsatlar var”

Organik besin üretiminde Türkiye için büyük fırsatlar olduğunu belirten Seçkine Naturel İdare Heyeti Lider Vekili Davet Eşmekaya, Türkiye’de bulunan organik tarım topraklarının değerlendirilmesiyle ülke iktisadına büyük katkı sağlanacağını söyledi.

ABD’deki sertifikalandırılmış organik tarım alanlarının, toplam yüzölçümün yüzde 5’inden daha küçük ve eser çeşidinin de çok az olduğunu belirten Eşmekaya, “Türkiye’de 7 coğrafik bölgedeki organik tarım alanlarında 60 farklı zerzevat ve meyveyi organik olarak yetiştirebiliriz” dedi.

Kendi organik tarım alanlarının birçok ülke yüz ölçümünden daha büyük olduğunu belirten Eşmekaya, Türkiye genelinde toplam 18 vilayette, 1,7 milyon hektardan fazla alanda organik tarım üretimi yaptırdıklarını belirtti.

“Sağlığı müdafaanın yolu organikten geçiyor”

Pandemi sürecinde sağlıklı ve doğal eserlerin kıymetinin daha âlâ anlaşıldığına dikkat çeken Eşmekaya, organik beslenmenin sıhhatin vazgeçilmez bir kesimi olduğunu söyledi. Eşmekaya, “Sektörde 46 yıllık bir geçmişimiz var. Yüzde 100 yerli sermayeli bir firmayız. Mevsiminde yetişen meyve ve zerzevatları, kısmından kopartılmış birinci hali üzere tüketicimize sunabilmek için ‘soğuk sıkım’ prosedürü ile sıkıyoruz. ABD, Avrupa Birliği, Kanada, Japonya, Çin, Brezilya ve Kore organik sertifikalarına sahip Türkiye’nin birinci ve tek firmasıyız. Eserlerimizin yüzde 92’sini ihraç ediyoruz. Geçtiğimiz yıl 24,3 milyon dolar ihracat yaptık. 2001 maksadımız 37 milyon dolar. Birinci çeyrekte beklentilerimizin üzerinde 6,1 milyon dolar ihracat gerçekleştirdik. Ülkemizin verimli topraklarında organik olarak yetiştirilip katkısız meyve suyu yapılan bu seçkin eserleri halkımızın da tüketmesini ve bu eşsiz lezzetleri tatmasını istiyoruz. Dünyanın tercih ettiği eserlerimiz, artık ülkemizin seçkin marketlerinde de yerini almaya başladı. Eserlerimizin başkalarından en büyük farkı organik meyveden direkt sıkılmış olması. Konsantreden sulandırılarak elde edilmiyor. Hiçbir katkı unsuru olmadan meyvenin yüzde 100 öz suyundan oluşuyor. Tüketicilerimiz eserlerimizi tattıkça, nitekim meyvenin suyunu içtiklerini fark ediyorlar. Taleplerin artması üzerine iç pazarda da büyümeye karar verdik” açıklamasında bulundu.

“Koruyucu, kimyasal, aroma, ek şeker yok”

Eşmekaya, “Anadolu’da kontratlı ve eğitimden geçirdiğimiz, bizim için yetiştiricilik yapan ve eser toplayan 8 bin 200 çiftçimiz var. Çiftçilerimizin organik ve sertifikalı olarak yetiştirdikleri eserlerini alıyoruz ve Ankara Sincan’da Başşehir OSB’de bulunan teknoloji üssü fabrikamızda soğuk sıkım sistemi ile suyunu çıkartıyoruz. Flaş pastörizasyon tekniğine tabi tutarak şişeliyoruz. Bu sayede eserlerimiz 18 ay bozulmadan birinci günkü üzere kalabiliyor. Yani doğallıkla teknoloji birleştirdik; eserlerimizi ortaya çıkardık. Tohumdan sofraya kadar her kademesi sertifikalı olan eserlerimizde hiçbir katkı hususu kullanılmaz. Gözetici, şeker, tatlandırıcı, aroma, renklendirici yahut her hangi bir kimyasal yoktur. Sıkım ve pastörizasyon sistemimiz sayesinde meyve tatlarında her hangi bir değişim olmuyor. 565 barkotlu eserimiz var. Farklı meyve karışımları ile yeni yeni lezzetler ortaya çıkarıyoruz” formunda konuştu.

Verilen bilgiye nazaran, şirketin üretim yaptığı organik tarım alanları birçok ülkeden daha büyük. Türkiye’de 18 vilayette, 1 milyon 761 bin 673 hektar organik tarım alanında üretim yapılıyor. 4 kıtada 30 ülkeye yapılan ihracatın ardında 8 bin 200 kontratlı ve eğitimden geçirilmiş çiftçi ordusu ve eser toplayıcıları var.