“Dijital ekonomi mantığı temel kriterlerin belirlenmesine yol açacak”

BEĞENDİM

ABONE OL

News

Gelecek periyotta dijital iktisadın kuralları tüm dünyada geçerli olacağını söyleyen ULUSKON Genel Lideri Nezaket Emine Atasoy, “Covid-19 sonrası dünyada tüm alakaların ve kurumların değişeceğini düşünüyorum. Gelecek yıllarda yesyeni bir dünya nizamı ile karşılaşacağız. Dijital iktisat mantığı temel kriterlerin belirlenmesine yol açacak” dedi.

Memleketler arası Yatırım ve İş Dünyası Konfederasyonu (ULUSKON) Genel Lideri Nezaket Emine Atasoy, pandemi sonrası iktisadın gelecek periyodunu kıymetlendirdi. Atasoy, dijital iktisat mantığının temel kriterlerin belirlenmesine yol açacağını söyleyerek, “Gelecek periyotta dijital iktisadın kuralları tüm dünyada geçerli olacak” açıklamalarında bulundu.

Atasoy, 0-12 yaş kümesinin yüzde 65’inin gelecek periyotta yeni mesleklerde çalışacaklarını belirterek, “ABD, Biden’la yeni açılımlar ve uzlaşma anlayışını AB ile yeni bir Trans Atlantik birliğinin oluşması doğrultusunda tekrar geliştiriyor. Bugün yepisyeni bir dünya oluşurken, ticaret savaşları yerine büyük ölçüde teknoloji savaşlarının ön plana geçeceğini düşünüyorum. Çin’in 4 ay evvel açıkladığı 15 ülkeyle kurduğu (Asya-Pasifik-RCEP) yeni hür ticaret birliği çok kıymetli hale gelecek” sözlerini kullandı.

“5G yarışını kazanan ülkenin ekonomik yararı 500 milyar dolar olacaktır”

Çin ile ABD ortasındaki ticaret savaşının son durumuna da değinen Atasoy, “Çin ve ABD ortasındaki ticaret savaşında Biden başa geldikten sonra pek bir değişme olmadı. Bunun ana nedeni iki ülke ortasındaki sıkıntıların konjonktüre de bağlı olmakla birlikte yapısal problemler olmasıdır ve uzun mühlet devam edeceğe benzemektedir. ABD Dışişleri Bakanı Blinken’in söz ettiği üzere iki ülke ortasında sürtüşmeler ve çekişme olduğu üzere birebir vakitte iki ülkenin ortak çıkarları doğrultusunda iklim değişimi üzere iştirak yapılabilecek hususlar da mevcut. Dikkat edilmesi gereken konulardan birisi de Biden idaresi ile birlikte ABD’nin ekonomik alanda Çin’e ve Çinli şirketlere uyguladığı yaptırımlarda fazla bir değişim olmamasıdır. Uzmanlara nazaran 5G yarışını kazanan ülkenin orta vadedeki ekonomik yararı 500 milyar dolar olacaktır. Yalnızca maddi manada değil 5G teknolojisi ile dünyaya hükümran olan ülke büyük yıllar içerisinde büyük bir bilgi birikime sahip olacaktır. Dünya 5G’yi konuşurken 2020’nin Mayıs ayında Çinli ZTE, 6G için araştırmalara başladığını açıkladı” diye konuştu.

Asya-Pasifik Birliği’nin dünya GSYİH’nin yaklaşık yüzde 30’unu oluşturduğunu vurgulayan Atasoy, “Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Paydaşlık (Regional Comprehensive Economic Partnership, RCEP) Asya-Pasifik bölgesinde 10 Asya ülkesi (Brunei, Kamboçya, Endonezya, Laos, Malezya, Myanmar, Filipinler, Singapur, Tayland ve Vietnam) ve beş adet öbür ülke; Avustralya, Çin, Japonya, Yeni Zelanda ve Güney Kore ortasında oluşturulan bir hür ticaret muahedesidir. 15 üye ülke, dünya nüfusunun ve GSYİH’nin yaklaşık yüzde 30’unu oluşturmakta ve bu da onu en büyük ticaret bloku yapmaktadır. RCEP; Çin, Japonya ve Güney Kore ortasındaki birinci özgür ticaret mutabakatıdır, Çin’i de içeren birinci çok taraflı özgür ticaret işbirliğidir. RCEP dünyanın ekonomik tartı merkezinin Asya’ya hakikat gelişini hızlandıracağını ve Çin’in bölgedeki tesirini artıracağını bize gösteriyor. Dünyanın geleceğini ABD-AB ve Asya-Pasifik (RCEP) birliğinin yeni rekabeti belirleyecek. ABD-AB trans mantık yakınlaşması kıymetli bir ittifak bloğu oluşturacak. Bu periyotta ABD-AB Trans Atlantik Muahedesine karşılık olarak dört ay evvel Çin’in öncülüğünde kurulan Asya-Pasifik İşbirliği Muahedesi ile Çin, Japonya, Kore üzere ülkelerin yer aldığı Uzak Doğu yüklü yeni bir blok oluşmuştur. Ekonomik alakalar ve siyasal alakalar iç içedir” halinde konuştu.

“Dünyanın büyümesi negatifken Türkiye’nin büyümesinin artı olması önemlidir”

Atasoy, kelamlarına şöyle devam etti: “Açık alan Covid-19 tesiri ve dijital iktisadın getirdiği yenilikler çerçevesinde yeni ekonomik ve ticari alakalar ortaya çıkıyor. Bu da bilimle ve aydınlanma ile olacaktır. Yeni dünyayı ve yeni alakaları öğrenmemiz gerekiyor. Geleceği başarılı biçimde tekrar inşa etmemiz ve kurmamız için bu anlattığım bu bloklaşmayı ve teknolojik gelişmeleri çok hakikat kıymetlendirmemiz kaide. Türkiye’nin 2021 yılı ve sonrasındaki amaçları dikkate alınarak, Türkiye’nin bölgesindeki jeopolitik aktifliğini Doğu Akdeniz ve tüm bölgedeki gücünü bilerek problemleri karşılıklı uzlaşma yolu ile çözmek yararlı olacaktır. Ekonomik bağlantıların gelişimi ABD-AB bloku ve Asya-Pasifik işbirliğiyle ahenk içinde çalışmayı gerektiriyor. Türkiye’nin teknoloji üretimini ve kullanımını artırmamız ve bağlarımızı geliştirmemiz koşul. Rusya ile çalışmalarımızı sürdürmemiz de kıymetlidir. Covid-19 süreci geçmiş periyotlardaki öbür krizlerden farklı olarak yaşamayı, çalışmayı ve rekabet etmeyi engelleyen, her şeyin kapanmasına yol açan bir salgındır. Birçok ülkede sıhhat sistemi ve eğitim alt yapısı çöktü. Çalışma hayatında ve eğitimde uzaktan çalışma modeli ön plana çıktı. Bu süreçte dünya gereğince başarılı olamadı. Aşı dağılımında büyük eşitsizlikler ve dengesizlikler ortaya çıktı, meseleler azalmadı. İstikrarsız ve inançsız ortam büyüdü. Yöneticilerin algı operasyonları gerçekleri değiştiremedi. Dünyanın büyümesi negatifken Türkiye’nin büyümesinin artı olması değerlidir. Fakat Türkiye’nin nüfus artış suratı yüzde 2 civarındadır. Yüzde 1,8’lik büyüme, kamu bankalarının kredi hacminin genişlemesi sonucu inşaat kesiminin hormonlu büyümesindendir. Yapılan konutların birçoğu boş durmaktadır. Son vakitlerde döviz kurundaki dalgalanma sonucu emtia ve ulaşım maliyetlerindeki artış suratı büyümeyi etkiledi”.

Covid-19 sonrası ve dijital iktisadın geliştiği bu devirde istikrarlı büyümeyi sağlamak için üretim ve teknoloji seviyesini artırılması gerektiğini söyleyen Atasoy, “Türkiye her alanda güçlü biçimde rekabet gücünü ve verimliliğini arttırmalı. Bunun için; yabancı kaynak girişini kalıcı biçimde artıracak biçimde yabancı yatırımlara öncelik verilmesi gerekiyor. Teknoloji alanındaki gelişmeleri sürdürülebilir hale getirmemiz koşul. Bunun için ABD, Çin, Rusya ve AB ve başka teknoloji üreten ülkeler ve kuruluşlarla işbirliği yapmamız gerekiyor. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları kapsamındaki 17 başlığın başarılı bir biçimde uygulanması değerli. Açlık, yoksulluk, eğitim, sıhhat, cinsiyet ayrımcılığı, iklim değişikliği üzere hususların ciddiyetle ele alınması değerlidir. Teknolojik gelişmeler ve hızlanan dijital iktisat nedeniyle yesyeni bir dünyada yaşamaya başlıyoruz. Teknoloji yeni bir yapıya kavuştururken Türkiye’nin araştırma, geliştirme ve yeni buluşlar konusunda teşebbüsçü gücünü desteklememiz gerekiyor” diye konuştu.